Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, 13. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir‘in büyükelçilere hitap ettiği oturumda konuştu. Kıran, “Dünyanın en saygın akademisyenleri, en tesirli önderleri ve en güçlü ülkeleri tarafından Türkiye’nin bugün muhteşem güç olan bir ülke kategorisine koyulmaya başladığını görüyoruz. Bunun elbette en değerli sebebi Türkiye’nin savunma sanayi dalında bugün yüzde seksenlere ulaşan yerlilik ve ulusallık oranı, artık siparişlere yetişemeyecek formda memleketler arası global savunma sanayi pazarının en değerli aktörlerinden biri haline gelmesi” ifadelerini kullandı.
Kıran, Türk dış siyasetinin temel gayesinin ‘sahada ve masada güçlü Türkiye’ olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin son yirmi yılda savunma sanayii kesiminin memleketler arası ölçeğe geldiğini söyledi.
“Bugün dünyanın savunma sanayi ihracatı gerçekleştiren firmaları ortasında birinci yüzün içerisinde üç firmamızın olması savunma sanayi bölümümüzün her geçen gün envanterine yerlilik ve ulusallıkla inşa edilmiş yeni bir projeyi katması elbette alanda ve masada güçlü Türkiye’nin en kıymetli kazanımları” sözünü kullanan Kıran, Türkiye üzere şiddetli coğrafyada bulunan bir ülke için yerlilik ve ulusallığın olmazsa olmaz bir öge olduğunu belirtti.
“Türkiye’nin savunma endüstrisinde, manilere karşın muvaffakiyet gerçekleştirdik”
Kıran, Türkiye’nin yerlilik ve ulusallık oranının geliştikçe ve buna paralel olarak alandaki caydırıcılık gücü arttıkça Türkiye’ye önemli milletlerarası talebin de geldiğini müşahede ettiklerini kaydederek, şöyle devam etti:
“Dünyanın pek çok ülkesinde Sayın Bakanımızın her birimize talimatıdır; hangi belge olursa olsun, hangi muhatabıyla, mevkidaşıyla olursa olsun o toplantının, o görüşme notunun kesinlikle birinci beş cümlesinden biri, birinci üç cümlesinden biri o ülkeyle savunma sanayi bağlantılarımızın geliştirilmesi, savunma sanayi gündeminde yer alan hususların şayet sorun varsa bunun tahlile ulaşması ya da bir iş birliği imkanı varsa bu iş birliğinin bir an önce hayata geçirilmesi vakit kaybetmeksizin ve bu noktada bugün savunma sanayii ihracatında üç milyar dolar sayısını aşıyor olmamız ve daha bu yılın birinci ilk 7 ayında 2 milyar dolar çıtasını aşmamız ve bunları burada bilhassa bir notların altını çizmekte elbette yarar görüyoruz.”
Türkiye’nin savunma endüstrisinde mahzurlara karşın muvaffakiyet gerçekleştirebildiklerini aktaran Kıran, Türkiye’nin önüne çıkarılan yaptırım mahzurlarına karşı, çıkarılan politik ve diplomatik pürüzlere karşın bunu başardıklarını söyledi.
“Türkiye’nin bugün muhteşem güç ülke kategorisine koyulmaya başladığını görüyoruz”
Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki muvaffakiyetinin pek çok global basında yer aldığını ve bu muvaffakiyetle ilgili çok değerli makalelerin, tahlillerin yayımlandığını lisana getiren Kıran, şu sözleri kullandı:
“Dünyanın en saygın akademisyenleri, en tesirli başkanları ve en güçlü ülkeleri tarafından Türkiye’nin bugün üstün güç ülke kategorisine koyulmaya başladığını görüyoruz. Bunun elbette en kıymetli sebebi Türkiye’nin savunma sanayi kesiminde bugün yüzde seksenlere ulaşan yerlilik ve ulusallık oranı ve artık siparişlere yetişemeyecek biçimde memleketler arası global savunma sanayii pazarının en değerli aktörlerinden biri haline gelmesi.”
“Bakanlığımızın en kıymetli gündemi Türk savunma endüstrisinin gelişimine katkıda bulunmak”
Kıran, savunma sanayi alanındaki yaptırımların aşılmasının diplomasi gündemlerinin en değerli hususu olduğunu aktararak şunları söyledi:
“Bakanlığımızın, diplomasimizin en değerli gündemi Türk savunma endüstrisinin gelişimine her vakit katkıda bulunmak, alanda ve masada güçlü Türkiye maksadının, bu gayenin gerçekleştirilmesi için üzerinde sorumluluk taşıyan her bir kurumun güçlenmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmektir. Bu bakımdan son devirdeki uyum ve eş güdümümüz sahiden takdire şayan. Bu eş güdümü kurumsallaştırmak daima Sayın Bakanımızın en öncelikli hassasiyeti, en kıymet verdiği bahislerin başında geldi ve nihayetinde bakanlık olarak, Savunma Sanayii Eşgüdüm Dairesi’ni kurarak dalımızın bütün paydaşlarıyla birlikte çok daha yakın diyalog ve temas içine girmeye başladık.” (AA)